Türkiye tarihinin dönüm noktası olan Çanakkale Savaşı’nın kazanıldığı yer olan Gelibolu, bağımsızlığımızın simgesi ve gurur kaynağımızdır. Geçmiş tarihin ve yapılan savaşların izlerini günümüze kadar taşıyan şehir, her yıl milyonlarca kişi tarafından ziyaret ediliyor. Gerek yurt içi gerekse yurtdışından gelen turistleri ağırlayan Gelibolu, köklü tarihi ve kendine has doğal güzellikleriyle de ziyaretçilerine keyifli bir tatil deneyimi yaşatıyor. Çanakkale’nin en özel ve en güzel ilçelerinden biri olan Gelibolu’ya gittiğinizde hem kültürel hem de deniz tatili yapabilir, şehrin tarihi mekanlarını gezerek nostaljik bir atmosferde huzurlu zamanlar geçirebilirsiniz.
Sponsorlu Bağlantılar
Çanakkale’ye yaklaşık bir saat mesafede olan Gelibolu, kolay ulaşım olanakları ile şehirde bulunan sayısız şehitlik, anıt ve mezarlıkları görme imkânı veriyor. Ancak ilçenin tüm tarihi ve doğal güzelliklerini görebilmeniz için şehirde en az 2-3 gün kalmanız gerekebilir. Muhteşem denizi, doğası ve topraklarında yaşanmış tarih olayları ile ülkemizin en çok ziyaret edilen şehirlerinden biri olan Gelibolu gezilecek yerler bakımından da oldukça fazla alternatif sunuyor. Gelibolu seyahatinizde mutlaka uğramanız gerek tarihi mekanları şöyle sıralayabiliriz.
1973 Yılında milli park ilan edilen Gelibolu Tarihi Milli Parkı, her yıl üç milyondan fazla insan tarafından ziyaret ediliyor. 33 bin hektarlık bir alana yayılan parkta, 60 binden fazla Türk askerinin, 250 binden fazla Yeni Zelenda, Fransız, Avustralya ve İngiliz askerinin mezar ve anıtları bulunuyor. Kurtuluş Savaşı’nın en önemli ve en zorlu savaşlarının geçtiği bölge, koruma altına alınış ve Türkiye yakın tarihinin izlerini taşımaktadır.
Dünyanın en büyük mevlihanesi olarak bilinen Gelibolu Mevlihanesi, II.Selim tarafından 1566-1574 tarihleri arasında yaptırılmış ve daha sonra Sultan II. Abdülhamit tarafından onarılmıştır. 400 yıllık bir yapı olan Mevlihane, uzun yıllar askeri amaçlar için kullanılmış ancak Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 1994 yılında satın alınmış ve restore edilerek 2005 yılında ziyarete açılmıştır. Gelibolu Yarımadası’nın en muhteşem tarihi yapıları arasında mutlaka görülmesi gereken tarihi yapılardan biridir.
Gelibolu ilçe merkezine yer alan kalenin ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı bilinmemektedir. Ancak kesin olmamakla birlikte Yunan Kralı Filikos tarafından yaptırıldığını birçok Yunan tarihçi eserlerinde bahseder. Evliya Çelebi’nin aktarımlarında, Gelibolu Kalesi’nin şehri kuşatan yuvarlığa yakın altıgen şeklinde bir planının olduğudur. Altıgen şeklinde ve 70 kulesi bulunan kale, Bizans döneminde sayısız onarımlar görmüş ve daha sonra Osmanlı’nı bu bölgeyi fethetmesiyle birlikte tekrar gerekli bakım çalışmaları yapılmıştır. 18. yüzyıl ortalarına kadar kalenin içerisinde 300 tek katlı ev, cami, konaklar, su sarnıçları ve hünkâr hazineleri bulunmaktayken günümüzde sadece bir burcu kalmıştır.
Gelibolu Beylerbeyi Beşeoğlu tarafından 1407 yılında inşa ettirilen Namazgah, sefere çıkacak olan askerlerdin namazlarını kılabilmeleri amacıyla yaptırılmıştır. Fener Meydanı’nda bulunan yapı, emsalleri arasında en güzel ve en görkemli yapılar arasında gösterilir. Yazıtlı yapısı, dilimli Rumi süslemeleri ile dikkat çeken Namazgahın mihrabı ise mermerden bir niş içerisindedir.
2017 yılında ziyarete açılan Gelibolu Savaş Müzesi’nde 1914-1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası’nda gerçekleşen kara savaşlarından kalma değerli eserler sergilenmektedir. 7 binden fazla eşyanın toplanmasıyla oluşturulan müzede, savaş sırasında askerlerin kullandığı şişeler, silahlar, mektuplar, bombalar, bardaklar, mermiler ve daha birçok kişisel eşya bulunmaktadır.
Gelibolu şehir merkezindeki Fener Yolu’nda bulunan Bayraklı Baba Türbesi’nde Osmanlı ordusunda bayraktarlık görevi üstlenen Karacabey adından bir Türk askeri yatmaktadır. Rivayete göre savaş sırasında elindeki Türk bayrağını düşman askerlerine kaptırmamak için parçalayarak yutan Karacabey, düşman kuşatmasının püskürtülmesiyle birlikte yaralı olarak kurtulur. Bayrağın nerede olduğunu soranlara midesini ortadan ikiye keserek gösteren asker ölüm anında “Mezarımda Türk bayrağı eksik olmasın” diye vasiyette bulunur ve görev yaptığı birliğin merkezine gömülür. İşte o günden beri türbe çok sayıda Türk bayrağı ile süslüdür. Yerli ve yabancı turistlerin yoğun bir ilgiyle ziyaret ettiği türbenin misafirleri yılın her mevsimi hiç eksik olmamaktadır.
Resimler: E-Yaşam Rehberi Özel Koleksiyonu